adavet ne demek?
Kökeni: Arapça
- Düşmanlık
İskenderzadeler ile aramızda ilk adavet başlangıcı…
A. M. Efendi - Husumet, kin. garaz
- Hasımlık
- Enmity, hostility.
düşmanlık
- Düşman olma durumu.
- Düşmanca duygu veya davranış, yağılık, hasımlık, adavet, muhasamat, husumet, antagonizm
- Canlının, engellenme karşısında başka birine karşı kırıcı ya da yok edici duygular beslemesi durumu.
- Enmity.
- Antagonism.
- Hatred.
- Animosity.
- Bad blood.
- Hostility.
- Opposition.
adaviye
- İyilikseverlik.
- Yardımseverlik.
- Bkz. Adviye.
ada
- Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası
- Trafiğe açık bir yol üzerinde sola dönüşleri sağlayan, sağ tarafta veya yol ortasında yer alan çizgilerle veya kaldırım taşıyla ayrılmış alan.
- Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu.
- Kümelenerek etrafındakilerden ayrılan tepecik, yığın.
- Deniz ve göllerde, her yanından sularla çevrili kara parçası.
- Hat boyunca devam eden papilin iki papil h
- dört tarafı sularla çevrili kara parçası
- Cezire
- (Adüv. C.) Düşmanlar. (Osmanlıca'da yazılışı: a'da)
- Island.