ağız dolusu ne demek?
- Ağzın alabileceği kadar.
Bir boşalmaya, ağız dolusu boşalmaya, soyundan başlayarak boşalmaya isteğim var ki boşalamazsam patlayacağım.
N. Hikmet - Birçok, birbiri ardınca (küfür)
Kaptan ağız dolusu küfür savuruyordu.
H. Balıkçısı - Full to the brim.
- Mouthful.
ağız dalaşı
- Tartışma
- Ağız kavgası, karşılıklı atışma, bağrışma, dil dalaşı
- Brawl.
- Spat.
- Wrangle.
- Battle of words.
- Hot agreement.
- Quarrel.
- A shouting match
- Fighting talk it out
ağız değişikliği
- Önceden söylediği sözü söylememe ya da farklı bir biçimde söyleme durumu
- Yenilen ya da yenilecek yemeğin çeşidinde yapılan değiştirme
- Changing one's tune.
- Variety in food.
dolusu
- Dolduracak kadar.
- Fill.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
ağız dalaşıağız değişikliğiağız değiştiren kimseağız değiştirmekağız değneğiağızağız açıklığıağız açınığıağız açısıağız açısı atardamarıağız açmakağız açtırmamakağız ağızaağız ağıza vermekağız alanıağıağı ağacıağı bakısıağı balıkçılığıağı çiçeğidolusudolusdoludolu ağırlıkdolu alt kategoridolu baklavadolu bantdoldolaba girmekdolabı sezmekdolakdolakçı