açık ne demek?

  1. Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı

    Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik.

    R. N. Güntekin
  2. Engelsiz.
  3. Örtüsüz, çıplak.
  4. Boş.
  5. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal.
  6. Aralığı çok.
  7. Çalışır durumda olan

    Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar.

    Ö. Seyfettin
  8. Kolay anlaşılır, vazıh

    Açık konuşma zamanının artık geldiğine kani idim.

    R. N. Güntekin
  9. Hiçbir perdeye basılmaksızın tellerin açık bırakıldığı veya tüm tellerin herhangi bir perdeden tek parmakla kapatıldığı durumlarda bile sık kullanılan akorların elde edilebildiği akortlama biçimi.
  10. Gelirin gideri karşılamaması durumu.
  11. Bk. gedik
  12. 1) sarîh. 2 ) alenî.
  13. Bk. açılma
  14. (en)On.
  15. (en)Uncovered.
  16. (en)Wide-open.
  17. (en)Visible.
  18. (en)Apparent.
  19. (en)Obvious.
  20. (en)Bare.
  21. (en)Clear.
  22. (en)Unclouded.
  23. (en)Cloudless.
  24. (en)Definite.
  25. (en)Exposed.
  26. (en)Blank.
  27. (en)Aboveground.
  28. (en)Articulate.
  29. (en)Avowed.
  30. (en)Broad.
  31. (en)Candid.
  32. (en)Categorical.
  33. (en)Clean-cut.
  34. (en)Clear-cut.
  35. (en)Confessed.
  36. (en)Crystal.
  37. (en)Decided.
  38. (en)Declared.
  39. (en)Decollete.
  40. (en)Blunt.
  41. (en)Concrete.
  42. (en)Debit.
  43. (en)Demonstrable.
  44. (en)Distinct.
  45. (en)Evident.
  46. (en)Explicit.
  47. (en)Fine.
  48. (en)Forthright.
  49. (en)Graphic.
  50. (en)Intelligible.
  51. (en)Manifest.
  52. (en)Outstretched.
  53. (en)Overt.
  54. (en)Patent.
  55. (en)Picturesque.
  56. (en)Plain.
  57. (en)Shortage.
  58. (en)Shortfall.
  59. (en)Signal.
  60. (en)Specific.
  61. (en)Square.
  62. (en)Transparent.
  63. (en)Unequivocal.
  64. (en)Unreserved.
  65. (en)Deficit.
  66. (en)Vacant.
  67. (en)Weak.
  68. (en)Offing.
  69. (en)Vacancy.
  70. (en)Free.
  71. (en)Exposed to.
  72. (en)Unoccupied.
  73. (en)Deficient.
  74. (en)Frank.
  75. (en)Light.
  76. (en)Indecent.
  77. (en)Obscene.
  78. (en)Saucy.
  79. (en)Frankly.
  80. (en)Closely.
  81. (en)Absolute assignment.
  82. (en)Bald.
  83. (en)Open.

gedik

  1. Bir düzey üstündeki yıkık, çatlak veya aralık, rahne.
  2. Dağ geçidi.
  3. Boşluk, eksiklik
  4. Güçlük, güç durum.
  5. Yarma saldırısında düşman mevzilerinde açılan yer.
  6. Bir işi yapmak, bir şeyden yararlanmak yolunda verilen hak, imtiyaz.
  7. Eksik dişli.
  8. (gap) Bir düzey üstündeki yıkık, çatlak veya aralık
  9. Osmanlı İmparatorluğunda 1
  10. Yüzyılın başlarında İstanbul'da mal ve hizmet gereksinimlerinin karşılanmasında oluşan istem-sunum dengesizliğini gidermek amacıyla belirli bir zenaat ya da ticareti yapabilmek için devletçe verilen ayrıcalık ve bu ayrıcalık karşılığında alınan bir tür vergi.

açık açık

  1. Saklamaksızın.
  2. Bütün ayrıntılarıyla.
  3. İçtenlikle.
  4. Samimi olarak.
  5. (en)Clearly, outspokenly, openly, without mincing matters, in round terms, bluntly, warts and all.

açık açık söylemek

  1. (en)Make no bones of it.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

açık açıkaçık açık söylemekaçık açınıkaçık adaçık adresaçık ağılaçık ağız aç kalmazaçık ağızlıaçık aktarımaçık alanaçıaçı karşı açıaçı çekimiaçı fonksiyonuaçı freze bıçağı
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın