açık celse ne demek?

  1. Açık duruşma.
  2. (en)Open sitting.

açık

  1. Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı
  2. Engelsiz.
  3. Örtüsüz, çıplak.
  4. Boş.
  5. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal.
  6. Aralığı çok.
  7. Çalışır durumda olan
  8. Kolay anlaşılır, vazıh
  9. Hiçbir perdeye basılmaksızın tellerin açık bırakıldığı veya tüm tellerin herhangi bir perdeden tek parmakla kapatıldığı durumlarda bile sık kullanılan akorların elde edilebildiği akortlama biçimi.
  10. Gelirin gideri karşılamaması durumu.

açık cezaevi

  1. (en)Prison camp.

açık ciro

  1. Senet veya çek arkasına kime ödeneceği belirtilmeden imzalanma yoluyla yapılan ciro.
  2. Tahsil edecek kişinin adı yazılmadan yalnızca arkası imzalanarak çeklerin ve diğer ticari senetlerin devredilmesi işlemi.
  3. (en)Blank endorsement.
  4. (en)Endorsement in blank.

celse

  1. Oturum
  2. Cuma günü hatibin iki hutbe arasında kısa bir müddet oturması (Fıkıh)
  3. Bir meclis veya mahkeme hey'etinin toplanmalarından tatile kadar olan müzakere müddeti.
  4. (en)Session.
  5. (en)Sitting.
  6. (en)Hearing.
  7. (en)Sitting of the court.
  8. (en)Meeting.
  9. (en)Hearing in court.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

açık cezaeviaçık ciroaçık açıkaçık açık söylemekaçık açınıkaçık adaçık adresaçıkaçık ağılaçık ağız aç kalmazaçık ağızlıaçık aktarımaçıaçı karşı açıaçı çekimiaçı fonksiyonuaçı freze bıçağıcelsecelsei aleniyyecelseyi açmakcelseyi kapamakcelseyi tatil etmekcelcel animationcelacelabcelabe
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın