üst ne demek?

  1. Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı

    Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor.

    H. E. Adıvar
  2. Bir şeyin görülen yanı, yüzü

    Bu sefer taşın üstünden inip yere oturdu.

    M. Ş. Esendal
  3. Bir şeyin dış yüzü, yüzey

    Ağzında lokmayı birdenbire yutmaya kıyamıyor, dilinin üstünde gezdiriyordu.

    Ö. Seyfettin
  4. Giyecek, giysi.
  5. Birine göre yüksek aşamada olan kimse, mafevk.
  6. Vücut, beden.
  7. Artan, geriye kalan bölüm

    Bir liranın üstü olarak uşağın getirdiği yetmiş beş kuruşu masanın üstünden kaldırmaz.

    A. Ş. Hisar
  8. İlgilenilen, üzerinde durulan konu.
  9. Bir niceliğin sağüst köşesine, kaçıncı kuvvete yükseltileceğini göstermek için yazılan sayı.
  10. (en)Exponent.
  11. (en)Covering.
  12. (en)Surface.
  13. (en)High.
  14. (en)Senior.
  15. (en)Superior.
  16. (en)Upper.
  17. (en)Parent.
  18. (en)Powers.
  19. (en)Face.
  20. (en)Immediate manager.
  21. (en)Immediate superior.
  22. (en)Superordinate.
  23. (al)Exponent
  24. (fr)Exposant

üst açı

  1. Bk. üstten görüş

üst açı grubuyla atış

  1. (en)High angle fire

Türetilmiş Kelimeler (bis)

üst açıüst açı grubuyla atışüst ağüst ağırlığına çıkmaüst alizeüst ana toplardamarüst asma katüst bagajüst bağüst bağ dönüştürücüsüüsüs görevlisiüs komutanıüsalüsame
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın