çilemek ne demek?
- Yağmur çiselemek
O baharın renkleri, güzellikleri ve ihtirasları bir nisan yağmuru hâlinde çiler dururdu.
A. Gündüz - Nemlenmek, ıslanmak.
- Bülbül şakımak.
- (for a nightingale) to warble, trill, sing.
yağmur
- Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı, yağar, yağış, baran, bereket, rahmet
- Çok ve sık düşen, gelen şey.
- Çokluk, bolluk.
- İklim olayının en önemli etkenlerinden biri; havayuvarındaki su buğusunun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı.
- gökten damlalar halinde düşen su
- Hava yuvarındaki su buğusunun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı.
- Pluvial.
- Pluvious.
- Barrage.
- Waterworks.
çilem
- bana ait olan çile.
çile
- Zahmet, sıkıntı, eziyet.
- Dervişlerin kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları zahmetli ve perhizli dönem.
- İpek, yün, pamuk vb. her türlü iplik demeti.
- Yay kirişi.
- Zevk ve sefadan el çekerek kuytu bir yerde yapılan 40 günlük ibadet.
- Eziyet. Sıkıntı.
- Suffering.
- Trial.
- Ordeal.
- Hank.